Atatürk'ün kadınlar için söylediği sözler

 Ulu önderimiz Atatürk'ün Türk kadınlarına toplumda hakettikleri değeri veren ve onları yücelten birçok sözü vardır, ona göre kadınlarına hakettiği değeri vermeyen toplumlar çökmeye mahkumdur.Kadınlar için söylediği sözlerden bazıları şunlardır;







Category: 0 yorum

Kadın bir erkeğe varmaz..

  Kadın bir erkeğe varmaz
  Kadın bir erkeğe verilmez
  Ve bir erkek bir kızı almaz   
               Sabahattin Ali

Sabahattin Ali
Category: 0 yorum

Kurtuluş savaşımızın simgelerinden Halide Edip

 1882 de İstanbulda doğan Halide Edip Adıvar,Kurtuluş savaşımızın unutulmaz kadın kahramanlarından biridir.Üsküdar Amerikan lisesinden 1901 de mezun olduktan sonra Salih Zeki ile evlendi,bu okuldan mezun olduğunda oldukça donanımlıydı İngilizce, Fransızca,Arapça ve Farsça biliyordu aynı zamanda matematik,edebiyat ve musiki alanında da eğitim almıştı.Kocasının teşvikiyle İngiliz matematikçilerinin hayat hikayelerini Türkçeleştirdi.Bu evliliğinden Ayetullah ve Hasan Hikmetullah Togo adlı iki çocuğu oldu.
  31 Mart olayları sırasında Mısıra kaçtı,ordanda bir İngiliz dostunun sayesinde İngiltereye geçti.1909 da tekrar yurduna dönen Halide Edip Darülmuallimatda pedagoji öğretmeni oldu.Eşinin ikinci evliliği yapmak istemesi üzerine ondan ayrıldı.1910-12 yıllarında ise Ziya Gökalp'in ve Türkçü arkadaşlarının yanındaydı.
 Kısa bir süre İngiltere'ye giden Halide Edip 1912 de Balkan savaşının çıkmasıyla yurda tekrar döndü.Teali-i Nisvan cemiyetinin askerlere yardım ve hastabakıcılık kollarının teşkilatlandırılma çalışmalarına katıldı,Halka Doğru dergisinde sürekli düzenli yazılar çıkarmaya da başlamıştı bu arada Türk Ocağında konuşmalarda yapıyordu.1917 de Adnan Adıvar'la evlendi.1918 de Anadoluda Milli mücadeleyi desteklemeye başladı ve Kurtuluş Savaşında onbaşı,çavuş ve başçavuş olarak ordu emrinde görevler aldı ,İzmir'in işgalini protesto için Fatih,Kadıköy ve Sultanahmet meydanlarında yaptığı mitinglerdeki konuşmaları çok etkili oldu.Milli mücadeleye destek amaçlı Anadoluya silah kaçırmak için kurulmuş Karakol adlı gizli örgütde görev aldı.16 Mart 1920 İstanbul'un işgalinden sonra tehlikeli isimler olarak kara listeye alınınca gizlice Anadoluya kaçtı. Halide Edip İnönü savaşından sonra kızılay aracılığıyla cepheye gitti ve Eskişehir hastanesinde kısa bir süre çalıştı.Kurtuluş savaşında çok emekleri olan Halide Edip'in Handan,Yeni Turan,Ateşten Gömlek,Vurun Kahpeye,Sinekli Bakkal,Sevda Sokağı vs gibi  birçok romanı  mevcutdur, anı olarak Mor Salkımlı Ev ve Türkün ateşle imtahanı da önemli eserlerdendir,bunların dışında birçok inceleme, çeviri ve oyunları vardır. Bu büyük yazarımız 9 Ocak 1964 te İstanbul'da vefat etmiştir.

Halide Edip Adıvar




Category: 0 yorum

Dünyanın ilk kadın savaş pilotu Sabiha Gökçen

 22 Mart 1913 de Bursa'da Dünyaya geldi.1925 de Bursa'yı ziyarete gelen Atatürk tarafından manevi evlat edinildi.Çankaya ilkokulunu bitirdikten sonra İstanbul Üsküdar kız kolejinde öğrenimine devam etti.1935 de Türk Hava Kurumu'nun Türk Kuşu Sivil Havacılık Okulu'na kaydoldu.
  Kırım'da 7 erkek öğrenci ile yüksek planörcülük eğitimini tamamladı ve 1936 da Eskişehir Askeri Hava Okuluna girdi böylece Dünyanın ilk "kadın savaş pilotu" unvanını kazandı.
1938'de Balkan devletlerinin davetlisi olarak, uçağıyla Balkan turu yapan Gökçen, daha sonra Türk Hava Kurumu Türkkuşu'na başöğretmen tayin edildi. 1955'e kadar bu görevini başarıyla sürdürdü.22 Mart 2001 de 88 yaşında hayata veda etti.
  Ve yıl 2018, Kadınıyla erkeğiyle Dünyada eşi benzeri görülmemiş bir Kurtuluş Savaşı yapmış bu ülkenin yöneticileri 90 yıl sonra yine eşi benzeri görülmemiş bir kararla kadınlarımızın artık pilot olamayacağını kanun hükmünde bir kararname ile kararlaştırmıştır, bu ülkemizin ve kadınlarımızın geleceği açısından son derece yanlış bir karardır,umarız ki ülkeyi yönetenler bu kararın yanlışlığını bir an önce düzeltme yoluna giderler.

Sabiha Gökçen
  

Category: 0 yorum

Biz kadınları hiç sevmedik!!


(Bu yazı Facebook sayfalarından alıntıdır,ülkemizde kadın olmanın ne demek olduğunu çok iyi anlatan bir makale,yazarı Yıldırım Türker'dir)
Biz kadınları hiç sevmedik!
Saçlarını sevdik, hele bir de sarışınsa daha çok sevdik
Ağızlarını sevdik, hele bir de şehvetli ve dolgun ise daha çok sevdik.
Göğüslerini sevdik…
Bacaklarını sevdik, hele bir de sütun gibiyse bayıldık.
Kalçalarını sevdik…
Gerçekten güzel vücutlu ve “çıtırsa” daha çok sevdik…
Yolda, arabada, televizyonda, internette onlara hep “baktık”
Her yerlerine iyice ve dikkatle baktık.
Pek iyi görememiş olacağız ki bir daha baktık.
Bir daha ve bir daha…
Kadınların her yerlerine baktık ama gözlerine ya hiç bakmadık ya da baktığımızda çok geç olmuştu…

Biz kadınlara çok dokunduk! Onlar istese de istemese de dokunduk.



Son yıllarda dini motiflerden güç bulanlarımız oldu.
Eh! Yozlaşan toplum ve geç gelen hatta hiç gelmeyen adalet olunca da 13-14 yaşındaki çocuklara bile dokunmaya başladık! Sapık damgası yemeyi göze alanlar bile şaşırdı çünkü sapık diye haykıran ne kadar azdı!

Kadınlara dokunmada dünya sıralamasında üst yerlere geldik… 2009 itibariyle rakamlar oldukça “umut verici!!! “
% 40 ını sürekli dövdük
%45 ine duygusal şiddet uyguladık (küfür, hakaret, küçük düşürme)
%16 sına zorla sahip olduk (ve olmaya devam ediyoruz)

Tüm bunlara maruz kalan her 3 kadından biri intihara kalkıştı ama biz hiç oralı olmadık (hem bize ne değil mi? Fener ya da Cimbom maç kaybedince çok üzüldük ama kadınlar söz konusu olunca pek oralı olmadık)
% 9 una daha masum birer çocukken bile dokunduk.
Ama onlar hep sustular. Çünkü konuşsalar kimse inanmazdı. “kim bilir neler yaptın ki sana tacizde ya da tecavüzde bulundu amcan ya da komşun” bu da sana ders olsun, türünden tepkiler görecekti.
Ama bu ders o kadar acıdır ki biz erkekler bilemeyiz. Bizlere sorduklarında %25 imiz “bazı durumlarda kadın dövülür” demeyi doğal bir şey gibi dile getirdik.
% 51’i erkekler ile tartışmayı bile “saygısızlık” sanıyor artık. %36’sı kendisi para kazansa bile parasını nasıl harcayacağına karar veremeyeceğine inanmış ya da inanmak zorunda kalmış. % 52’si “erkek kadından sorumludur” diyecek kadar kadınlığını unutmuş ya da unutturulmuş. % 49’u “erkek ne zaman isterse bana sahip olabilir benim itiraz hakkım olamaz” diyecek konuma gelmiş ya da getirilmiş!
Hal böyleyken kabul edelim biz kadınları kullanmayı çok sevdik. Evde, işte, siyasette, okulda kısacası her yerde…
Parti kongrelerinde sözde liderler konuşurken arka fonda 3-4 kadın vardı hep. Onlardan vitrin yaptık, imaj yaptık. Başörtülü, normal türbanlı, modern türbanlı ve türbansız…
"Cennet anaların ayakları altında" diye diye büyütüldük ama anaları hep ayaklarımız altında çiğnedik, ezdik, tepikledik…
14 şubat sevgililer günü ya da anneler gününde bir kaç saat ara verdik ama sonra yine ezmeye devam ettik.
İş verirken bile onları hep düşündük! İş yerinde gözümüz gönlümüz açılsın ya da malum niyetler ile bayan eleman aranıyor ilanı vermeyi çok sevdik.
Bu ülkede kadın olmanın ne kadar zor olduğunu biz erkekler bilemeyiz. Çünkü artık konuşmuyorlar, konuşamıyorlar, konuşturulmuyorlar.
Bu ülkenin kurucusu Atatürk 1930’lu yıllarda Türk kadınına dünyadaki birçok çağdaş ülkeden önceden hak ettiği hakları verdiğinde umutlanmıştık. Çünkü o Atatürk’tü ve Kurtuluş Savaşında bebeğinin kundağında mermi taşıyan anayı ya da cephede erkeği ile göğüs göğüse savaşan bacısını unutmamıştı. İhanet edemezdi ve etmemişti de. Ama biz ihanet ettik! Türkiye nereye gidiyor? Diye soruyor herkes birbirine.
Oysa cevap ne kadar da açık değil mi? Türkiye hızla ve şevkle karanlığa gidiyor. Hatta koşuyor…
Çünkü kadın yok oluyor, yok ediliyor…
Benim annem, kız kardeşim, sevgili kızım yok oluyor…
Kadını yok olan ülkenin gideceği yol bellidir. Karanlık ve onursuz bir gelecek…

                                                                                                                 Yıldırım Türker


Category: 0 yorum

Bizde kadınlar kapatılmaz...

 "Bizde kadınlar kapatılmaz okutulur,çünkü biz Arap değil Türküz" Nursultan Nazarbayevin  (Kazakistan Cumhurbaşkanı) bu önemli konuşmasını dinleyin,biz Türkler tarihten gelen değerlerimize ve kadınlarımıza sahip çıkmak ve özümüze dönmek zorundayız yoksa bu topraklarda yok olup gideriz.

       

Category: 0 yorum

Harika Jimnastikçimiz Ayşe Begüm Onbaşı

 Yıllardır her Olimpiyat oyunlarında hiç jimnastikçi yetiştiremiyoruz bu alanda neden hiç başarımız yok diye kendi kendimize söyleniriz.Bu alanda birtakım başarılı olmuş sporcularımızda genellikle şahsi gayretleri ve çabaları ile bir yere kadar gelebiliyorlar.İşte Ayşe'de ailesinin desteğiyle büyük başarılara imza atmış 15 yaşında  madalyaya doymayan(35 altın ve 60dan fazla diğer madalyalar) bir kızımız.8 yaşında belediyenin jimnastik kursuna annesi tarafından yazılmış,sonrasında büyük bir yetenek olduğunu katıldığı yarışmalarda da aldığı madalya ve ödüller ile kanıtlamıştır ve en son Kore'de aldığı altın madalya ile ülkesinin ve bizlerin gurur kaynağımız olmuştur.Ayşe azmin ve çabanın insana neler kazandıracağını göstermiş ve diğer sporcularımıza da ilham kaynağı olmuştur.  
 
          
       


Türkiyede Jimnastiğin tarihçesini merak eden arkadaşlarımız şu sayfaya gözatsın
Category: 0 yorum

Sümer kraliçesi M.İlmiye Çığ

  M.İlmiye Çığ'ı birçoğumuz tanırız.O Türkiye Cumhuriyetinin yetiştirdiği nadide bir bilim insanıdır.Bugün 104 yaşında olan bu dev çınar 20 Haziran 1914 yılında Bursa'da doğmuştur.Çocuk yaşında kurtuluş savaşının en zor günlerine şahit olmuştur.Cumhuriyetin kuruluşuna tanıklık eden Muazzez hanım o günlerin zor şartlarında 1926 da Bursa kız öğretmen okulunu kazandı,1931 de okulu bitirdi ve Eskişehir'de öğretmenlik yapmaya başladı.1936 da Atatürk'ün emriyle kurulan AÜ Dil ,Tarih ve Coğrafya fakültesinin Hititoloji bölümüne girdi, burada Nazilerin baskısından kaçan Prof.Dr. Hans Gustav Guterbock'tan Hitit dili ve kültürünü Prof.Dr.Benno Landsberger'den ise Sümer,Akad dilleri ve Mezopotamya kültürü derslerini aldı.1940 yılında bu fakülteden mezun oldu ve İstanbul eski Şark eserleri müzesi,çivi yazılı belgeler bölümüne uzman olarak atandı.Bu müzede çalıştığı 31 yıl boyunca meslektaşlarıyla beraber Sümer Akad ve Hitit dillerinde yazılmış onbinlerce tableti temizleyip sınıflandırıp numaraladılar,74bin tabletten oluşan çivi yazılı belgeler arşivini oluşturdular.Muazzez hanım bilgi birikimlerini yazdığı birçok kitaplada insanlığın hizmetine sunmuştur.
 
         
Category: 1 yorum

İlk kadın sporcumuz Prof. Dr Halet Çambel

 Türkiye'nin olimpiyatlara katılmış ilk kadın sporcusu Halet Çambel hanımdır.Ülkemizin ilk spor klubü olan Beşiktaşın eskrim şubesinde yetişmiştir,1936 Berlin olimpiyatlarına katılan ilk milli kadın sporcularımızdan biridir.Çambel aynı zamanda tanınmış ünlü bir arkeologdur ve Türkiye'nin ilk profesörlerinden biridir,Hititler dönemini araştıran en bilgili uzmandır.
Dünya olimpiyat oyunlarına katılan ilk kadın sporcular için şu sayfayı ziyaret edin
Category: 0 yorum

Kadın karikatüristlerimizden Ramize

 Bizim çocukluğumuzda en meşhur karikatür dergisi Gırgırdı ve o dergide yetişmiş ve bugün belli bir üne kavuşmuş birçok karikatüristimiz var.O zamanlar da çizimlerine hayran olduğumuz karikatürist bayanlar halen başarılarını sürdürmekteler.Mesela bunlarda birisi Ramize Erer, o kadar başarılı çalışmaları varki yurtışında da çeşitli ödüller almıştır(Angoulême Komik Festivali’nin 2017 Yaratıcı Cesaret Ödülü).Biz bıyıksızlar,kötü kız, nadide,kötü ilişkiler gibi çeşitli çizimleri vardır.Türkiyenin ilk feminist karikatüristidir aynı zamanda.


Category: 0 yorum

Kadınların tercih ettiği meslekler

 İnsanlar geçinmek için çalışmak zorundadır bu nedenle herkesin bir işi ve uğraştığı meslekler vardır.Kimi mühendistir,kimisi doktor,kimiside eczacı; yüzlerce meslek vardır ve bunların birçoğunda erkekler çalışır mesela bir kamyon şöförü olarak pek kadın göremezsiniz yada inşaatlarda amele olarak veya tamir atölyesinde ama kadınlarında çokca tercih ettiği meslek dallarıda vardır genellikle bunlar çok emek yoğun işler değildir ama ülkemizin köylerinde kadınların birçoğu tarlalarda emek yoğun olarak çalışmaktadırlar ve ülkemizin üretimine oldukça önemli katkıları vardır.Kadınlarında en çok tercih ettiği meslekler sıralanmış,işte en çok tercih edilenler 
1-Eczacılık
2-Öğretmenlik
3-Kamu personeli ,memurluk
4-Avukatlık
5-Güzel sanatlar

6-Aşçılık 
7-Jinekolog
8-Hemşirelik
9-Moda tasarımı
10-Terzilik
11-Psikolog 






Category: 0 yorum

Ünlü aşk mektupları

 Kadınlar romantik ilişkileri severler,çok küçük şeylerden bile mutlu olmasını bilirler,bir küçük kır çiçeği bazen bir tektaş yüzükten daha değerli olur onlar için (günümüzde ne kadar geçerli bilemiyorum).Samimiyetle söylenmiş her güzel söz her iltifat kadınların kalbine işler,aslında sevgi tek taraflı değildir insanoğlunun doğal bir gereksinimidir ama kadınlar genelde sevgiye ve aşka erkeklerden daha fazla önem verirler.Tarihtede bazı kadınların büyük aşkları olmuştur, duygularını bazen mektuplarla sevdiklerine iletmişlerdir.Tarihe geçmiş ünlü mektuplardan biri Hürrem Sultanın Kanuni'ye yazdığı mektuplardır,mesela bu  mektupların birinde şöyle yazmıştır. 
 " Sana kavuşabilmek için sabahlara kadar dua etmekteyim. İçimi yakan dudaklarına bir daha dokunabilir miyim diye avazım çıktığı kadar Allah'a yalvarmaktayım. Biliyorum şu an Allah adına seferdesin. Zafer kazanmak ve cihadı yüceltmek için yollardasın. Muvaffak olmanı dilerim. Fakat sana kavuşmak en büyük dileğimdir. Sen gamlı kederli yüreğimin tek ilacısın. Gönlüm ancak senin yanında huzur bulabilir. Bu kölen sinesinden fışkıran özlem dolu yüz binlerce yanık yakarışı sana arz eder. Bu çaresiz kulun sana karşı en ufak bir kusur işlemişse kıyamet günü Allah bunun hesabını sorsun. Benim yüzümden en ufak bir üzüntüye düştüyseniz rahatım zahmete varlığım yokluğa ve sağlığım hastalığa çevirilsin. Eğer böyle bir şey yapmışsam kahrımdan perişan olup inim inim inlemek bana revadır." Devamını şurdan okuyabilirsiniz.


Diğer ünlü mektuplarını şu siteden okuyabilirsiniz.

Category: 0 yorum